AY ÇAKRASI, KALP ÇAKRASI
Gök ile yeri birleştiren çakra. Yer ile Gök- Zihin ile Beden. Ebeveynlerimiz ile ilişkimiz. Kendimize olan şefkatimiz. Ay çakrası 4. Çakramızdır. Çakra sisteminin alt bölgesi ile üst bölgesinin arasındaki enerji akışını sağlar. Aleksandar Imsıragıc, Bilinç Teknolojisi Sonsuz Olasılıklar Alanı kitabında der ki; “ Burası tüm düşüncelerimizin ve kafamızın içindeki her şeyin bedenimize bağlandığı ve bedenimize sirayet ettiği yani bunların günlük realitemiz haline gelmesine aracı olan noktadır. Bu Ruh noktası veya kalp noktası kum saatindeki kumların içinden geçtiği dar kısma benzer. Bu dar kısımdan yalnızca tek bir şey geçebilir, dolayısıyla bu nokta eşsiz bir noktadır. Fiziksel varlığımız sona erdiğinde bu eşsiz noktadan geçerek bir sonraki senaryoya enkarne oluruz. Bize söyleyecek tek şey kalır, o da ‘Nasıldı, kolay mıydı?’ sorusuna vereceğimiz yanıttır. Bu soruya vereceğimiz yanıt, Ruhumuzda taşıdığımız his, hafiflik ile ağırlık arasındaki ilişkinin kesin ölçüsünü verir ve bu da bizimle nesneler arasındaki farklılıkları seyreltir. Bu nokta, varlık sahasına çıktığımız tohumdur. Bu hayattaki ebeveynlerimizin nasıl olacakları geçmişte ne kadar zorluk yaşadığımıza bağlıdır.”
Kalbinin saflığı, temizliği, yaptığın her şeyde içinin rahat olması, empati yeteneğinin gelişmiş olması kısacası insani vasıflarımızı hatırlayıp uyguladığımızdaki hayatlarımızdaki değişimi nasıl güzel özetlemiş.
Peki bizi ay çakramızda dengesizlik yaratan şeyler ne olabilir? Bizi kendimiz olmaktan, vicdanen rahat olmaktan ne alıkoyabilir?
Kendimize uzaklaşmamız. Zihinde kalıp ilk önce bedenimize uzaklaşmamız, hayatın akışına ayak uydurmamamız.
Bir dere düşünün kendi yatağı boyunca akıp gidiyor, içinde bir kaya olduğunuzu hayal edin orda öyle durdukça akan su sizi yıpratır. Oysa bize hep dimdik sapa sağlam durmamız öğretilmişti değil mi? Güçlü OL! Cümlesi kafamızda hep çınlayan bir sesti. Bu hayat akarsuyunda kendini suyun akışına bırakıp diyar diyar gezip öğrenmek hayat sınavlarından rahatça geçmek varken. Bir yere tutunup kendimizi yıpratmamızın ne mantığı var. Suyun akışında giderken bu kaya paçası sağlamlığından bir şey kaybetmedi aksine her geçtiği yerden kendine kum bağladı daha da büyüdü bazen yaprak yapıştı farklı olmasına rağmen onun hayatına renk kattı içine işledi fosil oldu onun parçası oldu. Peki güçlü değil miydi? Hayatın akışında kendini olaylara teslim ettiğinde bilakis her zamankinden daha GÜÇLÜYDÜ bedenine sardığı her bir varlık ile daha da güçlendi eksilmedi, arttı. Suda akarken hayatın her aşamasında yaşadıkları ona tecrübe oldu. Kendini tanıdı ki gelenlere hoş geldin, gidenlere güle güle diyebildi.
Sen hayatında hangi kayasın dere yatağı boyunca hayatla bir yol alan mı? Yoksa geçmişte, kendinle uzaklaşmış daha bir kaya olduğunun bile farkına varmadığın sabitliğin içinde hayatın sana gelen kısımlarında kendini mi yıpratıyorsun?
Ay, kalbimiz, duygularımız, annemiz, geleceğin ebeveynleri…
Ay, kalbimiz ilk önce kendimize olan dürüstlüğümüz ve samimiyetimiz… MERKEZİMİZ. Alt çakralar ile üst çakraların birleştiği sonsuz döngü. Sonsuzluk işareti ∞ . 7 çakranın vücudumuzda omurgamız boyunca uzandığını düşünürsek eğer kalp çakrası dik bir sonsuzluk işaretinin orta noktasıdır. (8) Bu fiziksel, zihinsel, ruhsal, sosyal açıdan sağlıklı ve dengede olabilmemiz için bu döngüde sürekli olarak enerji akışının olması gereklidir. Kök çakramız (Muladhara Çakra) Mars, Sakral Çakra (Swadhisthana Çakra) Venüs, Solar Pleksus Çakra (Manipura Çakra) Güneş, Kalp Çakrası (Anahata Çakra) Ay, Boğaz Çakrası (Vishuddi Çakra) Merkür, Üçüncü Göz Çakrası (Ajna Çakra) Jüpiter, Tepe Çakra (Saharara Çakra) Satürn ve sekizinci çakra Bilincin Teknolojisi Uranüstür. (Çakraların kısa anlatımlarına Instagram hesabımdan bakabilirsiniz.)
Kalp yani Ay çakramız tam sekizin (8) orasındaki birleştiği yerdir ve alt ve üstün enerjisinin dengeli bir şekilde akışını sağlar. Bu yüzden Ay hayatımız için önemlidir.
AYın diğer gezegenler ile yaptığı açılar bize; hayatımızda neleri nasıl hissettiğimizi, düşüncelerimiz ile hayatımıza nasıl yön verdiğimizi, annemiz ile ilişkimizi, iç huzurumuzu, ebeveynlerimiz arasındaki ilişkilerden kaynaklı kimlik sorunlarımızı, gerçeklik hissimizi, hislerimizin ifade ediş tarzımız, iletişimimiz, içimizdeki çocuk ile bağımızı, duygusal tatminsizliklerimizi, güzellik algımızı, öfkemizi, aşırılığımızı, ahlaki engellerimizi, paranın kötü olduğu inancımızı, yaşamın sunduğu fırsatları reddetmemizi, yorgunluğumuzu, depresyonumuzu, stresimizi, korkularımızı, kıskançlıklarımızı, nefretimizi verir.
Tüm bunlar ifade ettikleri gezegenlerin Doğum Haritanızda AY ile Güneş, Venüs, Merkür, Mars, Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün, Plüton gezegenlerinin yaptığı sert açılara göre belirlenir. Her biri ay ile yaptığı açıya göre biriciktir ve çözülmesi gereken, hayatınızdaki hafifletilmesi gereken alandır.
Hayatın akışında kendini bilerek, severek, tanıyarak, anlayarak ve kendine şefkat göstererek yürümemiz için ay çakramızın dengelenmesi gerekmektedir. Ay çakrasının dengelenmesi ile tüm çakralarımıza enerji akışının daha canlı bir şekilde gider ve bu yer ile gök yani zihin ile bedenin dengelenmesi demektir.
Zihin ile beden dengelenince hayat kendiliğinden akmaya başlar. Hayatın sana getirdiklerinin farkına varırsın.
O zaman şimdi kalbinden UYAN!
Sevgiler,
Bükre